9 Mayıs 2010 Pazar

Dünya'nın en güzel annelerine..

Bugün anneler günü, gözlerimizi ilk açtığımız andan itibaren bizler için nefes alan, kalpleri her an bizler için atan, yeri geldiğinde bizler için endişe edip, bizler için telaşlanan o Dünyalar tatlısı kadınların günü bugün. Biliyorum herkes için annesi en özel, en güzeldir ama ben bu yazımda sizlere hayatımda annelik duygularını bana tattıran üç ayrı kadından bahsedeceğim. Evet yanlış duymadınız, üç ayrı kadından gördüm ben bu şevkati, iyi ayrı kadında tattım ve çok şanslıyım bu yüzden belki de..

Hatırlarım da şimdi, canım annem ne çok çabaladı biz iki kardeş için. Gençliğinin en güzel zamanlarını bizlerin peşinde, daha iyi yetişelim bizler diye çabalayarak geçirdi. Hayatının her anında, her durum karşısında güçlü durdu, bizler için hayatın bir sürü zorluğuna hem de tek başına göğüs gerdi canım annem babamızı küçük yaşta kaybettiğimiz için. Köy enstitülerinin devamı olan öğretmen okulunda okumuş annem, orada öğretmenlik için hazırlamışlar onları, köy enstitülerindeki kadar olmasa da her işi becermeyi öğrenmişler bir başlarına daha birer küçük çocukken. Belki de bu kadar güçlü yetiştirildiği için hayatta hep güçlüdür anacığım. Bizlerledir hep yüreciği. Bu yaşa gelmeme rağmen hala merak eder soğuk günlerde sıkı giyinip, giyinmediğimi. Merak eder aslında ama belli ettirmeden takip eder bizleri hep. Kimi zamanlar sert olmaya çalışsa da yufkadır yüreciği, kıyamaz. Zaman zaman darılsa da bizlere, fark ettirmek istemese de fırsat kollar alınganlığını atmak için üzerinden, bir gülüşümüz yeter onun bizi affetmesine ya da boynuna samimi bir sarılışımızı.

Anacağımı 23nde evlenmiş babamla, daha 20sinde bitirdiği üniversiteden sonra hakimlik sınavını kazanmış, hiç unutmam hep söylerdi, bir kitapla, kendisi hazırlanmış üniversite sınavına dahi. Sonrasında Ünyeye atanmış ilk görev yeri olarak. Babacığımla da orada tanışmışlar, hem de mahkeme salonunda. 24nde almış beni kucağına. Düşünsenize benden iki yaş küçükken anne sorumluluğunu almış üstüne. Ben aynı sorumluluğu bu kadar genç yaşta alabilir miydim acaba diye düşünüyorum, yapamazdım heralde. Sonrasında ise 3 yıl sonra ikinci annelik duygusunu Damlam ile tatmış anacığım. Daha dün gibi hatırlarım üstümüze titreyişlerini, ama hayatı bir başımıza öğrenelim diye de uzaktan seyredişini, ihtiyacımız olduğu her an, hem bir arkadaş, hem de bir ebeveyn olarak bizlere akıl vermesini. Canım annem benim, değerli emeklerin için, bizlere verdiğin değer için binlerce kere teşekkür etsem azdır biliyorum. Ama sana bir kere de buradan seslenmek ve bu yazı ile bu teşekkür edişimi yıllar sonra da tebessümle, seninle yanyana ve daha güzel günlerde okumak istiyorum. Seni çok ama çok seviyorum.


Gelelim ikinci kadınaaa.. Evet, biliyorum merakla beklenen an burası. Hayatımda bana annelik ettiğini düşündüğüm diğer kadın ise kız kardeşim Damla Gül'dür. Dokuz yaşımdan itibaren bir kardeşten daha öte, bir arkadaştan çok daha sıcak, bir abladan çok daha özverili olarak, yarı anne olmuştur bana canımcım. Zaman zaman tartışsakta, zaman zaman kızdırsam da onu, hiç kıyamaz bana. Önce biraz kızar, sonrasında ise hemen geçer kızgınlığı, bilir zaten benim huylarımı da, hiç ama hiç darılmaz bana. (Acaba kalbimden geçenleri mi yazıyorum ki böyle.. :) Hatta itiraf edeyim, bazen ben bilerek giderim üzerine, severim kızdırmayı nedense. Canım kardeşim, Damlam, seninle 22 yıllık, kocaman bir hayat geçirdik ve gelecekte de dilerim çok daha güzel günlerde, yine hep aynı güzelliklerde, yan yana, omuz omuza oluruz. Seni seviyorum bebişim.


Dım dım, dım dım..İşte merak edilen üçüncü kadını paylaşıyorum sizlerle. Liseye yeni başlamıştım daha, ders edebiyat, merakla bekliyorum öğretmenimizi, acaba nasıl birisidir ki diye soruyorum kendi kendime. Sonrasında ilk kez tanşıyorum Hülya Hocamla. Haftasına bir bakıyoruz müdür oluyor okulumuza. Onun gelişiyle, her şey değişir hayatımızda. Hem de nasıl bir değişiklik, aman Allahım. Yeni kurulmuş bir okuluz o zamanlar, alınması gereken yollar var. Başarı için mesafeler. O zamanlar tanıyorum üçüncü annemi, öğrencilerine gösterdiği özveriye şaşırıyorum aslında ilk başta. Sonraları diyorum kendi kendime, bizi annelerimiz kadar, babalarımız kadar düşünüyorsa ki bu değerli insanlar, o zaman diyorum ben de sorumluluk almalıyım üzerime. Her şeyde yardım etmeye çalışıyorum, tatil günlerinde bile okula gidesim geliyor. Sırtlarımda taşıyorum sıraları arkadaşlarımla, beraber dikiyorum palmiye ağaçlarını, ama hiç gocunmuyorum, tam tersine keyif alıyorum bu etkinliklerden. İşte o günlerde, yoktan muhteşem bir anlayış, muhteşem bir değer yaratıyoruz hep beraber, yanıbaşımızda hep o. Hülya Ertürk Koç.


Hep derdi bizlere, sizler farklısınız, sizler Öğretmen Liselisiniz diye, o zamanlar anlamazdım bu cümlenin önemini. Şimdi çok daha iyi anlıyorum, şimdilerde her aklıma gelişinde bir kere daha anıyorum Hülya Hocamı. Bu öyle bir farklılık ki hala kardeşlerimle İzmirde, Ankarada, İstanbulda, büyük katılımlarla buluşuyorum. Bu öyle bir farklılık ki kendimden 10 yaş küçük kardeşlerimle bile hala bir sürü şey paylaşabiliryorum. Bu öyle bir farklılık ki tadını doya doya yaşıyorum. Okulu özlediğimi bir kere daha anladım şimdi.

Şimdilerde bu özverisinin, bunca emeğinin mükafatını aldığını düşünüyorum Samsun İl Milli Eğitim Müdürü olarak, tabii bu sadece bir başlangıç. Size de bu yazımla ayrıca teşekkür etmek istedim hocam. Sasalı'da görevlisinden velisine , öğrencisinden öğretmenine hepberaber kurduğumuz sofraların, okulu yerleştirirken ki döktüğüm terlerin zevki hiç bir yerde yok, inanın bana.

Sevgili annelerim, anneler gününüz bir kere daha kutlu olsun. Biriniz İzmirde, biriniz Ankarada, biriniz ise Samsundasınız. Yarın Ankaradaki ile sizleri de anarak, güzel bir yemek yiyeceğimi paylaşmak isterim. İyi ki hayatıma farklılık katmışsınız, sizlerle birlikte geçirdiğim özel anlar için kendimi farklı hissediyor ve hepinize bir kere daha teşekkür ediyorum.

Hayri Can Duygun - Ankara

0 yorum:

Yorum Gönder