18 Ocak 2013 Cuma

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Kararları Üzerine:


Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında 15.01.2013 tarihinde gerçekleştirilen Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun (BTYK) 25. toplantısında alınan kararların Bilişim sektöründe çalışan herkes tarafından sektöre ilişkin dinamikleri daha iyi okuyabilmek adına bilinmesi ve yorumlanması gerektiğini düşünüyorum. Gelecek vadede sektöre ilişkin çizilecek stratejilerde sektörde yer alan her aktör bir şekilde pozisyonunu almak durumunda kalacaktır. Bu açıdan alınan kararları okumak sektöre yönelik herkesin kendine düşen payı bilmesi açısından da önemsenmeli diye düşünüyorum.

Öncelikle Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun kimlerden oluştuğunu ve aldığı kararların ne kadar bağlayıcı olabileceğini değerlendirelim kısaca. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu, başbakanın başkanlığında, aralarında dört Başbakan Yardımcısının yanı sıra 10 Bakanın da bulunduğu 90’dan fazla üst düzey yetkilinin görev aldığı bir kuruldur. Ülkenin bilim ve teknoloji ile ilgili stratejilerinin belirlendiği, stratejilere ilişkin kararların alındığı bir kuruldur Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu.
Gelelim kararlara...
Alınan kararlara tam metin olarak aşağıdaki listeden erişebilirsiniz.


Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisinin izlenmesi kararına göre kurulun 19. toplantısında almış olduğu Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisinin devamına karar verilmiştir. Karara göre ülkemizde üstün yetenekli bireylerin eğitiminin iyileştirilmesine yönelik olarak Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan önceki planın 2013-2017 yılları için de uygulanmasına karar verilmiştir. Bilim ve Teknolojinin ülkemizde gelişmesi adına üstün yetenekli bireylerin bilim ve teknoloji iş gücüne tam katılımının sağlanmasının önemsendiği yorumu bu karardan yapılabilir.
 
e-Devlet Organizasyonu Yönetim Modeli Çalışmaları kararına göre Ulusal Bilgi Toplumu Stratejileri doğrultusunda e-Devlet ile ilgili eylemlerin hedeflenen sürelerde hayata geçirilmesi için gerekli koordinasyonu sağlayabilecek, kamunun katılım ve sahiplenmesini de temin edecek üst seviye bir yapının oluşturulması kararlaştırılmıştır.  Son yıllarda kamu kurum ve kuruluşlarında e-Devlet dönüşüm projeleri kapsamında kat edilen mesafe malumunuzdur. Eskiden filmlerde gördüğümüz ve bizim ülkemizde ne zaman gerçekleşir ki acaba dediğimiz çoğu hizmet teknolojinin gelişmesi ve bilişim sektöründeki aktörlerin yetkinliklerinin artması ile gerçekleşmeye başlamıştır. Kurumsal sahiplenmenin de sağlanması adına her kurumda bu konuya ilişkin üst düzey bir temsilcinin belirlenmesi kararlaştırılmıştır. Bakanlıkların e-Devlet projelerindeki üst düzey danışmanlık ihtiyaçlarını karşılaması, kurumlar üstü ortak altyapı ve projelerde e-Devlet Koordinasyon Kuruluna teknoloji danışmanlığı sağlamak üzere teknik danışmanlık biriminin oluşturulmasına ve konuyla ilgili yetkin ve tecrübe sahibi kamu kaynaklı kurum ve kuruluşlardan destek alınmasına da ihtiyaç vardır şeklinde bir açıklama ile karar gerekçelendirilmiştir.
 
e-Devlet Uygulamaları Hizmet Alımları için Firma Belgelendirme Sistemi Oluşturulması kararına göre e-Devlet ihalelerine kabul edilecek firmalara yönelik Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bir belgelendirme sisteminin oluşturulmasına, gerekli olması halinde ihtiyaç duyulacak olan mevzuatın oluşturulması kararlaştırılmıştır. Bu karara göre devlet kurumları kendilerine hizmet sunacak firmaları seçerken değerlendirmesi tek bir merkezden, ortak kriterlere göre yapılan belgelendirme sonuçlarını kullanabilecekler. Geçmişte ihale şartnamelerinde ön koşul olarak sunulan yeterlilikler, farklı otoriteler tarafından sağlanan farklı kıstaslarla değerlendirilen çeşitli sertifikasyonlardan ziyade ilgili bakanlık tarafından belirlenen ortak kıstaslara göre firmalar değerlendirileceği için yetkinlik ve yeterlilik değerlendirmesi anlamında ortak bir bakış ve değerlendirme süreci işletilebilecektir. Firmalar için oluşturulacak belgelendirme sistemi ile e-Devlet projelerinde ihtiyaç duyulan donanım, yazılım ve hizmet temini süreçlerinde kalite artışı sağlanacak olması kararın gerekçesi olarak sunulmaktadır.
 
Ulusal Veri Merkezi Çalışmalarının Yapılması kararına göre Kamu kurumlarının veri merkezlerinin birleştirilmesine yönelik hukuki, teknik ve idari yapılanma modelinin oluşturulmasına ve Türkiye Kamu Entegre Veri Merkezi’nin kurulması çalışmalarının yapılmasına karar verilmiştir. Her kurum tarafından kendi imkanları ile farklı özelliklerde gerçekleştirilen veri merkezi çalışmalarının ortaklaştırılması ve ortak bir veri merkezinin oluşturulması ile amaçlanan kurumların tek merkezden yönetilen, ortak kalitede bir veri merkezinden hizmet almalarını sağlamak, böylelikle hem ölçek ekonomisinden faydalanarak kurum maliyetlerinin düşürülmesini sağlamak, hem de veri merkezi işletim maliyetlerinden kurumları kurtarmanın amaçlandığı düşünülebilir. Buradaki maliyet sadece alt yapı maliyeti olarak algılanmamalıdır, veri yedekleme ve gerekli güvenlik alt yapısını sağlamada yetersiz kalıp, verilerini kaybedecek olan bir kurumun maliyetleri paranın ötesinde olabilir. Dünyadaki eğilimin de bu doğrultuda olduğu, gelişmiş ülkelerde de büyük hacimlerde veri merkezlerinin kurulduğu ve böylelikle hem alt yapı, hem de işletim maliyetlerinin düşürüldüğü ve siber saldırılara karşı daha güvenli bir yapının kurulup, işletilebildiği açıklaması ile karar gerekçelendirilmiştir. Kararı yorumlarsak gelecek vadede bahsi geçen veri merkezinin oluşturulması, işletilmesi, belki merkeze yönelik yazılım ürünlerinin tedarik edilmesine yönelik kamu ihtiyaçlarının doğacağı bir gerçek.

Kurumların İhtiyaç Duyduğu Paket Program Çözümlerinin Toplu Alım Yöntemi ile Tedarik Edilmesi kararına göre kamu kurum ve kuruluşları tarafından kullanımı tercih edilen ortak yazılım ürünlerinin tedariği sürecinin ortak bir şekilde işletilmesi kararlaştırılmıştır. Bu noktada kurumların ihtiyaçlarını ortaya koyan yazılım envanterinin oluşturulması ve toplu alım modelinin geliştirilerek gerek mükerrer yatırımların engellenmesi, gerekse maliyetlerin düşürülmesi hedeflenmektedir. Bu noktada bilişim sektöründe faaliyet gösteren müteşebbisler geliştirdikleri yazılımların envantere girebilmesi için hem ürün kalitelerini yüksek tutmak, hem de kamu kurumlarının ihtiyaçlarını daha yakından takip etmek durumunda kalacaklar, bu da uzun vadede sektörün gelişmesini tetikleyecektir diye düşünüyorum. Uluslar arası yazılım şirketleri ise alımlar tek merkezden olacağı için belki de satış operasyonlarını yeniden yapılandırmak durumunda kalacaklardır. 

Sağlık Alanının Öncelikli Alan Olması kararına göre AR-GE faaliyetlerinde sağlık alanı öncelikli alan olarak ilan edilmiştir. Gerekçe kısmında yapılan açıklama ile ülkemizin sağlık alanındaki ithalatının ihracatından oldukça yüksek olduğu, sağlık alanında gerçekleştirilecek AR-GE faaliyetleri ile ihracat rakamlarının artırılabileceği ve dengenin sağlanabileceği vurgulanmaktadır. Bu noktada devletten teşvik almayı düşünen girişimci arkadaşların sağlık alanına yönelik fikirler geliştirmelerini önerebilirim. 

Alınan kararları bilişim teknolojilerindeki aktörlerden, girişimci adaylarına, bilişim çalışanlarından, üniversite öğrencilerine genel bir kitlenin değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. 

Özetle e-Devlet projeleri için üst düzey bir yönetim metodunun geliştirileceği ve projelerin kurum ölçeğinde sahiplenmesinin sağlanması adına oluşturulacak kurulun, kurumlar içerisinde üst düzeyde temsil edileceği, 

Oluşturulacak olan ulusal veri merkezi ile kurumların yükleri ve maliyetleri azaltılacak ve merkezi işletim sağlanacağı için kurumlar bireysel kaynaklarla veri merkezine yönelik bir işletim sağlama yükünden kurtulacaklardır. Girişimci ve sektörde faaliyet gösteren aktörler açısından okunabilecek ise oluşturulacak ulusal veri merkezine yönelik iş fırsatlarının doğabileceği ve sürecin yakından takip edilmesinin avantajlı olabileceğidir. 

Kurumların yazılım ihtiyacının büyük ihtimalle DMO gibi bir ortak kurum üzerinden sağlanması, kurumlar açısından gereksiz yatırımların önlenmesi ve daha uygun maliyetler ile ihtiyaçların giderilebilmesi imkanın sağlayacaktır. Girişimcilerin ilgili envanterde yerlerini alabilmeleri için belirli kalite standartlarını oluşturmaları ve envantere girebilmek adına gerekli süreci takip etmeleri gerekecektir diye düşünüyorum. Uluslar arası yazılım sağlayan güçlü firmaları ise ortak bir müzakere süreci beklemektedir. Belki de bu kuruluşlar satış operasyonlarını yeniden organize etmek durumunda kalacaklardır. 
 
Sağlık alanının yatırım yapılacak öncelikli alan olarak ilan edilmesi girişimci adayları tarafından doğru okunmalı, üzerinde düşündükleri inovatif fikirleri sağlık bilişim ya da sağlık teknolojileri alanın yönlendirmelerinin faydalı olabileceği şeklinde okunabilir.

7 Ocak 2013 Pazartesi

Destek Hizmetleri Yönetmeliği

Türk finans sektöründe 05 Kasım 2011 tarihinde yayınlanan Destek Hizmetleri Alımına İlişkin Yönetmelik ile Türk Bankacılık sistemi düzenleyicisi BDDK, bankaların temel faaliyetlerini destekleyen satın alımlara ilişkin risklerinin yönetilmesini hedeflemektedir. Bir sonraki yazımızda yönetmeliği detayları ile inceleyeceğimiz notunu buraya düştükten sonra genel hatları ile Destek Hizmetleri uygulamasından bahsedelim.

BDDK, 1 yıllık intibak süresi sonunda bütün bankaların destek hizmetleri alımlarını yönetmeliğe uygun hale getirmelerini yönetmelikte belirtmiştir.

Yönetmelik kapsamındaki temel işlemler aşağıdaki gibidir:

Yıllık destek hizmetlerine ilişkin bir risk programının hazırlanması, alımı planlanan destek hizmetine ilişkin risk analiz çalışmasını yapılması ve denetim komitesine sunulması, destek hizmeti alımına karar verilen destek hizmeti kuruluşuna yönelik BDDK'dan talep edildiği takdirde kuruma sunulacak olan teknik yeterlilik raporunun hazırlanması ve denetim komitesine 3'er aylık periyotlarla destek hizmeti kuruluşunun taşıdığı risklere ilişkin rapor sunulması.

Yönetmelik kapsamında yerine getirilmesi gereken bu temel işlemlerde destek hizmetlerinden faydalanan paydaşa ek olarak risk programının oluşturulması, risk analiz raporlarının oluşturulması sürecinin koordine edilmesi ve denetim komitesine sunulan raporların oluşturulması gibi işlemlerin İç Sistemlerde yer alan paydaşların sorumluluğunda olduğu aşikardır. Yönetmelik içerisinde bu sorumlulukların sahibi direkt adreslenmemekle birlikte Riske ilişkin işlemlerden sorumlu paydaş ağırlıklı olarak Risk Yönetim Başkanlıkları, denetim komitesine sunulan raporların oluşturulması sürecinde ise İç Kontrol Başkanlıkları ve Teftiş Kurulları olmaktadır.

Bir sonraki yazımızda yönetmeliği daha detaylı incelemekle birlikte BDDK'nın bankalardan destek hizmetlerine yönelik işletilmesini istediği temel süreçler özetle aşağıdaki gibidir:

1-Yıllık Risk programının hazırlanması
2-Yönetmelik kapsamında giren destek hizmetine ilişkin risk analiz raporlarının oluşturulması
3-Satın alıma yönelik yönetim kurulunun bilgilendirilmesi ve görüşünün alınması
4-Alım kararı verilen destek hizmeti kuruluşuna yönelik teknik yeterlilik raporunun oluşturulması
5- 3'er aylık periyotlarla denetim komitesine destek hizmeti kuruluşuna ilişkin risklere yönelik değerlendirmenin yapılması (29.01.2013 tarihinde yönetmelikte yapılan değişiklikle birlikte denetim komitesine en az yılda bir değerlendirme raporu sunulacağı belirlenmiştir.) 

Yönetmelik kapsamında ele alınan çoğu sürecin kaynağının COBIT DS.02 sürecinden aldığını söylemek de yanıltıcı olmayacaktır.